Mehmet BARLAS

ŞİMDİDEN KLASİK OLMUŞ BESTELERİN YARATICISINI TANIMIŞ OLMAK BİR İMTİYAZDIR

Alaeddin Yavaşca bundan birkaç yüz yıl önce yaşamış olsaydı, bugün nasıl Tabi Mustafa Efendi’nin, Dede Efendi’nin veya  Hacı Arif Bey’in besteleri ve yorum tarzları hakkında konuşup hayranlığımızı belirtiyorsak, Alaeddin Yavaşca hakkında da öyle konuşacaktık.

Alaeddin Yavaşca ile aynı zaman diliminde yaşamış olmak, onu tanımak ve onun bestelerini kendi sesinden dinleyebilmek, Türk müziği tutkunları için  zaman ötesi bir piyangonun büyük ikramiyesinin size vurması gibidir.

Şimdiden klasik olmuş bestelerin yaratıcısının ve eşsiz bir yorumcunun sohbetini dinlemek, onun sesiyle müzik okyanuslarına yelken açmak, “talih” denilen olgunun ta kendisidir.

Benim açımdan bütün bunlardan öteye Alaeddin Yavaşca ile hemşeri olmak gibi bir övünç vesilesi daha var. Gaziantep’in (eskiden Kilis de Gaziantep sınırları içindeydi) insanlarının klasik Türk müziğine tutkunlukları bilinen bir gerçektir. Bir de bunun ötesinde 

“Alaeddin Yavaşca’nın doğduğu kent” olmak gibi bir konumu da var Gaziantep’in.

Bu satırları yazarken, İPod’umun belleğindeki Yavaşca bestelerine girdim.

Onun kendi yorumu ile önce “Ne günah etse açılmaz iki gönlün arası”yı, sonra “Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok”u, arkasından “Ne bildin kıymetim”i dinledim.

Devam ettim dinlemeye…

Senden uzak günlerim zindan oluyor… Kimseyi böyle perişan etme Allahım yeter… Ağlar gezerim sahili… Ümitsiz bir aşka düştüm… Sarı mimozamsın sen benim… Boğaziçi şen gönüller yatağı…Başka söz söylemem aşktan yana…

Yahya Kemal Itri’nin bestelerinin gemiler geçmeyen bir ummanda çalındığını söyler.

Bu internet sitesi ile Yavaşca’nın besteleri de siber ummanda sonsuz yolculuklarına çıkıyorlar. Ama o besteler dudaklarımızdan kalplerimize dökülmeye devam edecekler bu alemde de.

Mehmet BARLAS